Likidite Sorunu Olan Varlıklar Tokenize Ediliyor: Stabilcoinler Süreci Şekillendiriyor

Kripto paralar yüksek riskli bir varlık sınıfı olarak kabul edilir. Bu tür yatırımlar, sermayenizin bir kısmını veya tamamını kaybetmenize neden olabilir. Bu web sitesindeki içerikler yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır; finansal ya da yatırım tavsiyesi olarak değerlendirilmemelidir.
Bize Neden Güvenmelisiniz
Bize Neden Güvenmelisiniz
Likidite Sorunu Olan Varlıklar Tokenize Ediliyor: Stabilcoinler Süreci Şekillendiriyor

18 Haziran’da yayımlanan Standard Chartered Bank raporuna göre, gerçek dünya varlıklarının tokenleştirilmesinde stablecoinler kilit bir rol üstleniyor.

Bankanın analizine göre, likiditesi düşük olan özel hisse senetleri ve gayrimenkul gibi alanlar, büyümenin bir sonraki hedefi haline geliyor. Bu varlık sınıfları, yüksek giriş maliyetleri, şeffaf olmayan bilgi akışı ve sınırlı likidite gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya.

Rapor, tokenizasyon sayesinde parçalı mülkiyetin mümkün hale geldiğini ve süreçlerin otomasyonla sadeleştiğini vurguluyor. Bu dönüşüm, geleneksel finansal ürünlerle erişimi zor olan yatırımcı gruplarının da pazara katılımını kolaylaştırabilir.

Regülasyonda Gelinen Nokta ve Hâlâ Çözülmeyi Bekleyen Zorluklar

Varlıkların tokenleştirilerek yaygın şekilde kullanılabilmesi için, sağlam bir yasal çerçevenin oluşturulması kritik önem taşıyor.

Avrupa Birliği’nin MiCA düzenlemesi ve ABD’deki GENIUS yasası gibi yasal gelişmeler, stablecoin ihraçları ve uyumluluk süreçlerine hukuki netlik kazandırıyor.

MiCA kuralları, stablecoin ihraççılarının rezervlerini tamamen karşılamasını ve yüksek düzeyde şeffaflık sağlamasını zorunlu kılıyor. Düzenleme sayesinde bankalar, yasal zeminde saklayıcı (custodian) veya likidite sağlayıcı olarak tokenizasyon alanına girebiliyor.

ABD’deki GENIUS yasası, stablecoin ihraç eden kuruluşlara büyüklüklerine göre eyalet veya federal denetim altında faaliyet gösterme hakkı tanıyor. Bu sayede bu varlıkların menkul kıymet olarak sınıflandırılmadan piyasada yer alabilmesinin önü açılıyor.

Hâlâ çözülemeyen büyük bir sorun var: Müşteri tanıma (KYC) ve kara para aklamayı önleme (AML) gibi düzenlemeler ülkeden ülkeye değişiyor. Bu farklar, stablecoinlerin ve tokenleştirilmiş varlıkların küresel düzeyde yaygınlaşmasının önündeki başlıca engellerden biri olarak öne çıkıyor.

Tokenizasyon ile Açılan Yeni Nesil Yatırım Fırsatları

Teknolojik açıdan bakıldığında, tokenizasyonun temel avantajı likit olmayan varlıkları dijitalleştirme ve işlem maliyetlerini düşürme potansiyelidir. Bu özellik, tokenizasyonun benimsenmesini hızlandıran en güçlü etkenlerden biri olarak değerlendiriliyor.

Örneğin, sanat eserlerinin veya altyapı projelerinin tokenize edilmesi mümkündür. Bu sayede, alternatif yatırım araçlarına erişim daha adil ve geniş bir kitleye açık hale gelebilir.

Yatırımcılar portföylerini çeşitlendirme arayışındayken, özel piyasaya ait tokenize edilmiş ürünlere olan talep artıyor.

Standard Chartered’ın stratejisi de bu eğilimle paralellik gösteriyor. Banka, öncelikli odak noktaları arasında özel sermaye fonları ve fiziksel emtia piyasalarının tokenizasyonunu gösteriyor. Bu alanlar, tokenizasyonun en fazla verim sağlayabileceği sektörler arasında yer alıyor.

Süreçlerin dijitalleştirilmesiyle birlikte, ödeme süreleri kısalıyor. Karşı taraf riski azalıyor ve geçmişte zor olan fiyat keşfi daha kolay hale geliyor.

Banka, düzenleyici gereksinimlere uyum sağlarken piyasa altyapısını da sadeleştirmeye odaklanıyor. Ayrıca, henüz gelişmemiş varlık sınıflarında tokenizasyonun pratik kullanımını araştırıyor.

Varlıkların merkeziyetsiz borsalarda (DEX) işlem görmesi durumunda, piyasa likiditesi artacak. Bu da hem işlem şeffaflığını artıracak hem de yatırımcı kitlesini çeşitlendirecek. Tüm bu gelişmelerin, altcoin piyasasının yapısı ve fon akışları üzerinde doğrudan etkiler yarattığı belirtiliyor.